Benim Gözümden YEP

Eski adıyla Orta Vadeli Program (OVP) yeni adıyla Yeni Ekonomi Programı (YEP) kamunun izleyeceği makro ekonomi politikalarını, ilkelerini, hedef ve gösterge niteliğindeki temel ekonomik büyüklükleri de kapsayacak şekilde hazırlanan programdır.

Dün 2021-2023’ye yönelik program kamuoyu ile paylaşıldı. 61 sayfadan oluşan bu raporda enflasyon, büyüme, cari açık vb. hedeflerin yanı sıra ekonomide hangi politikalar izlenecek ona yönelik maddeler yer almaktadır. Bu raporu özellikle iktisat öğrencilerinin okumasını öneririm. Hazine ve Maliye Bakanlığı’nın sitesinde pdf olarak bulabilirsiniz.

Bu yazıda ise kendimi henüz ehil hissetmediğim için enflasyon, büyüme, cari açık vs tutar mı o tartışmalara girmeyeceğim. Programı okuyup anladığım kadarıyla hoşuma giden ve eleştirdiğim şeyleri maddeler olarak yazmaya çalışacağım. Vurgulamakta fayda var bunlar benim kendi düşüncelerim, eleştirdiğim şeyler size mantıklı gelirken hoşuma giden şeyler mantıksız gelebilir.

Temel hedefler kısmında “Büyümenin seviyesinin yüksekliği kadar kaliteli, kapsayıcı ve sürdürülebilir olması için makroekonomik dengeleri gözeten ve stratejik reformlarla desteklenen yeni bir kalkınma modeli uygulanacaktır” diye bir madde var. Bu geçen seneki YEP’te yoktu. Anlaşılan devlet “yüzde 5 büyüdük yüzde 7 büyüdük” gibi sözlerden ziyade büyümenin kalkınmayı destekleyici taraflarına odaklanmış görünüyor. Büyüme demek kalkınma demek değildir. Büyümenin nasıl olduğu da bir sorundur. Sanırım bundan sonra kalkınmayı daha destekleyici bir büyüme isteniyor, olur mu zaman gösterecek.

Temel hedefler kısmında “Türkiye Varlık Fonu, cari işlemler dengesini güçlendirecek, ülkenin stratejik hedeflerini ve finansal piyasaların gelişmesini destekleyecek, yerli ve yabancı yatırımcılar ile iş birliklerine dayanan sabit sermaye yatırımları yapacaktır” diye bir madde var. Sabit sermaye yatırımı sözcüklerinin altını ben çizdim. Buradan anladığım içerisinden geçtiğimiz hem pandemi süreci ve hem de ekonomide genel belirsizliklerin devam etmesi özel sektörün yeni yatırımları yapmadaki isteksizliğine karşın devlet bunları ben yapacağım diyor. Finansmanını da Türkiye Varlık Fonu aracılığıyla yapmak istiyor. Burada verimliliği ve istihdamı artıcı yatırımlara öncelik verilmesi ve bu finansmanı son derece doğru yönetmek gerekir diye düşünüyorum.

Temel hedefler kısmında “Vergi politikaları vergide adalet ve eşitlik ilkelerini pekiştirecek şekilde sürdürülmeye devam edilecek, vergi tahsilatının etkinliği artırılacak ve kayıt dışı ekonomiyle mücadele sürdürülecektir. Program süresince, vergi affına gidilmeyecektir” diye bir madde var. Son cümle oldukça önemli. Çünkü vergi afları kamuoyunun vicdanını oldukça rahatsız eden bir durumdu.  Bir tarafta vergisini düzenli, zamanında ve tam ödeyen mükellefler diğer tarafta tüm bunların aksine mükellefler vardı. İkinci kısmın ödenmeyen vergileri affa uğratılması oldukça rahatsız ediciydi. Eğer uygulanırsa 2023’e kadar bir vergi affı gelmeyecek görünüyor ki bu da oldukça güzel gelişme.

Büyüme başlığı altında “Küresel rekabet gücümüzün artırılması ve dışa bağımlılığın azaltılması için stratejik öneme haiz aşı ile ilaç, tıbbi cihaz ve tanı kitleri geliştirilerek üretimi yapılacak ve biyoteknolojik/biyobenzer ilaçların üretiminde kamu hastanelerinin klinik araştırma potansiyelleri artırılacaktır” adlı bir madde var. Bunu, Temmuz ayında İktisat ve Toplum dergisinde Burcu Balsever ile birlikte yazdığımız bir yazıda da savunmuştuk. Hatta bir Youtube videosunda da bu yazıyı anlatmıştık. Covid-19 sürecinde ortaya çıkan göreceli başarı, bize sağlık turizmi konusunda pozitif bir etki oluşturacak ama biz bunu sağlık hizmeti ve sağlık sanayisiyle beraber desteklemeliyiz demiştik. Çünkü medikal cihaz ve ekipmanların üretiminde eksikliğimiz var ve devlette bu konuda üretim yapacak şirketleri teşvik etmeli demiştik.

İstihdam ile ilgili başlık altında, “… kısmi süreli çalışmayı teşvik edici ve işgücü piyasasına ilişkin yapısal düzenlemeleri de içeren İstihdam Kalkanı Paketi hayata geçirilecektir” adlı bir madde ve arkasına “İleri yaş gruplarında istihdamın desteklenmesine yönelik olarak 50 yaş üstü tam zamanlı çalışanların kısmi zamanlı çalışmaya geçişi teşvik edilecek, bu sayede iş ve yaşam dengesi daha sağlıklı hale getirilecektir” adlı bir madde var. Programın geneli de incelendiğinde sadece istihdam başlığı altında değil birçok yerde istihdamla ilgili maddeler var. Bu da bana programda öncelik daha çok istihdama ayrılmış gibi hissettirdi. Mevlüt Tatlıyer’in İstihdamı Paylaşmak adlı kitabını okuduktan sonra bu üstteki madde bana oldukça mantıklı geldi. Avrupa işsizliğin düşük olmasının sebeplerinden bir tanesi de kısmi zamanlı çalışanların oranının yüksek olması. Türkiye’de bu oran oldukça düşük. Örneğin sanayide, inşaatta kısmi süreli çalışma imkânı düşük ama perakende sektörü veya hizmetler sektöründe uygulanabilirliği oldukça yüksek. Diğer taraftan sanırım 50 yaş üstü kısmi zamanlıya teşvik edilerek gençlerin istihdamına yer açmak ve 50 yaş üstü içinse iş/yaşam dengesi amaçlanmış.

Fiyat istikrarı başlığı altındaki maddeleri pek anlamlandıramadım. Enflasyon sorunu Türkiye’nin en büyük sorunlarından ama bana göre bu başlığa yeteri kadar önem verilmemiş. Örneğin, Haksız Fiyat Değerlendirme Kurulu fahiş fiyatlara karşı tüketiciyi koruyacaktır diyor. Şimdi bu madde kulağa hoş gibi geliyor ama fahiş fiyatın ölçüsü nedir? Devlet fiyatlara bu fahiş fiyattır deyip müdahalede bulunması piyasayı bozmaz mı diye düşünmeden edemiyorum. Bu başlık altında fiyat istikrarı ile ilgisini çözemediğim maddeler var. Örneğin sertifikalı tohum kullanımının yaygınlaştırılası maddesi, bitkisel ve hayvansal üretim modeli maddesi. Bence bu durum asıl önem verilmesi gereken başlığa ciddiyetsiz yaklaşılmış gibi geldi.

Kamu maliyesi başlığı altında, bir tane madde var ki benim çok ilgimi çekti. “ …elektronik ortamda yapılan ticari faaliyetlerin veya sosyal medya kullanılarak kazanılan gelirlerin vergilendirilmesine yönelik düzenlemeler gözden geçirilecektir” deniliyor. Bu maddeyi okuyunca açıkçası bir gülümsedim. Sanıyorum ki ilerleyen günlerde veya aylarda Instagram üzerinden Influencer’ların tanıtım adı altında yaptıkları satışlar veya Youtube kazançlarına yönelik bir yeni vergi geliyor gibi. Maliye açıkçası burada dönen yüksek meblağlı alışverişleri görmüş durumda.

Cari işlemler dengesi başlığı altında “Bor ve lityum başta olmak üzere madenler işlenip yüksek katma değerli ürünlere dönüştürülüp uluslararası piyasaya sunulacaktır.” maddesi var. Buna benzer madde geçen seneki programda da vardı. Eş-dostta eğlensin, her şeyden bir şey koyalım diye düşünülmüş herhalde. Böylesine bir programda bence hiç gerek yok, ilkokuldan beri duyuyoruz zaten.

Cari işlemler dengesi başlığı altında, “Petrol ve doğal gaz kaynağı aramaları, başta denizlerde olmak üzere, hızlandırılarak sürdürülecektir” adlı bir madde var. Doğu Akdeniz’de ve Karadeniz’de doğalgaz aramalarının sürdürüleceği kararlılığı ifade edilmiş. Bu oldukça önemli çünkü cari açığımızın büyük bir kısmı enerji ithalatından kaynaklanıyor. Örneğin doğalgazı Rusya’dan, İran’dan Azerbaycan’dan alıyoruz. Doğalgazı hem ısınma hem de elektrik üretimi için kullanıyoruz. Bu kalemi ne kadar ülke içinden elde edebilirsek bizim için o kadar faydalı olacaktır. (Kaynak laneti dışında)

Diğer taraftan bir eleştiri olarak programda bir gelir eşitsizliğine konusunda devletin ne yapması gerektiğine dair hiçbir şey göremedim. Gini endeksi oldukça yüksek. Mesela bunu indirmeye yönelik neler yapılabilir, buna yönelik bir şey olabilirdi. Aynı şekilde kayıt dışı ekonomi konusunda pek bir şey göremedim ki bu da Türkiye ekonomisi için oldukça sorunlu. Yapılan çeşitli çalışmalara göre %20-%30 arasında. Bir iki madde gördüm ancak pek dişe dokunur şeyler değil. Örneğin bir nakit ödemede üst sınır olan 7000 TL program süresince 6000 TL’ye kadar geriletebilirdi gibi. Bu iki konuya bilhassa baktım ancak göremedim.

Son olarak bunlar benim gözümdendi. Programı sizin de okumanızı tavsiye ederim.

Yorum bırakın